Balıkçılık faaliyetlerinin ülkemizde yaygın bir şekilde yapılmaktadır. Denizler ve boğazlar konusunda oldukça elverişli olan ülkemizde farklı balık çeşitleri de bulunmaktadır. Avcılık ve toplayıcılık ile yaşamlarını sürdüren ilkel toplumlar gibi ülkemizde de bu faaliyet ilkel bir şekilde yapılıyordu. Balık avlamak için günümüzdeki ağlar yerine daha ilkel aletler kullanılıyordu. Zamanla olta ve balık ağlarının üretimi ile balıkçılık modern bir hale gelse de Türkiyede balıkçılığın tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Yakın çağda bu durumu inceleyecek olursak 1970’li yıllarda ülkemizde kültür balıkçılığı faaliyetlere yapılmaya başlandı. Kültür yetiştiriciliği sayesinde elde edilen ürünler de genel olarak iç su ve denizlerde yapılmaktadır. Su ürünleri yetiştiriciliği alanında ülkemizde kaynakların yeterli olması sebebi ile ilkler arasına girmeyi başarmıştır.
Türkiyede balıkçılığın tarihi eskilere dayanmakla birlikte günümüzde teknolojik gelişmeler sayesinde oranların daha fazla arttığını söyleyebiliriz. Kara sularımız ve iç sularımız geniş bir orana sahip olmakla birlikte ülkemizde 4 mevsimin görülmesi sebebi ile farklı balık türleri de bulunmaktadır. Ülkemizde ticareti yaygın bir şekilde yapılan 100 adet balık türü bulunmaktadır. Balık avı faaliyetleri ile dünya çapında 32. sırada yer almaktayız. Oran olarak dünya çapına bakıldığında düşük bir orana sahip olmamamıza rağmen balık türlerinde dışa bağımlı bir ülke değiliz. Ayrıca ülkemizde kişi başına düşen tüketim de minimal düzeydedir. AB ülkelerinde kişi başında 26 kg balık düşerken ülkemizde bu oran sadece 8 kg olmaktadır. Düşük balık tüketiminin ise farklı sebepleri bulunmaktadır.
Türkiyede balıkçılığın tarihi geçmişse gitmekle birlikte balık stokları da bu gün azalmaya başlamıştır. Bu sebeple kültür balıkçılığı ivme kaydetmektedir. Balık tüketiminde farklı tercihlerin olması, kişi başına düşen gelirin düşük olması, balık fiyatlarının sürekli olarak dalgalı düzeyde olması gibi sebepler düşük tüketimde etkili olmaktadır. Su kaynaklarının çok fazla olmasına karşın ülkemizin bu anlamda diğer dünya ülkeleri ile kıyaslandığında geri planda oldğu görülmektedir. Kıyı denizlerinde yapılan balıkçılık faaliyetlerinin yanı sıra hamsi, uskumru, kolyoz, lüfer, palamut, istavrit gibi balık çeşitlerine ülkemizde çok fazla rastlanılmaktadır.
Sanayi sektöründe ham maddeye yakınlık sebebi ve sağlıklı beslenme gibi ihtiyaçlardan dolayı Türkiyede balıkçılığın tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Karadeniz, Ege, Marmara, Akdeniz gibi denizler ve Çanakkale ve İstanbul boğazları gibi kaynaklara, aynı zamanda çok sayıda göl ve akarsuya sahip olan ülkemiz bu anlamda çok avantajlı konumdadır. Ayrıca avcılık faaliyetlerinin daha teknolojik hale gelmesi ve kaliteli maddelerden balık ağı üretimi ile birlikte balıkçılık faaliyetleri daha kolay bir hal almıştır. Stratejik konumumuzu iç ve dış pazarlarda büyütmek ise tamamen bizlerin elindedir. Kültür balıkçılığı üretimi sürekli olarak artmakla birlikte dünya çapında var olan küreselleşme hareketleri balıkları da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sebeple yok olmaya yüz tutan balık türleri dahi bulunmaktadır.
Türkiyede balıkçılığın tarihi çok köklüdür. Türkler geçimlerini avcılık faaliyetleri ile sağladığından dolayı gelişmekle birlikte ayrıca avlanma tekniklerinde meydana gelen değişimler ve ileri teknoloji sayesinde iç ve kara sularımızda avcılık faaliyetleri de hız kesmeden devam etmektedir. Ağ sistemlerinde dünya standartlarında üretim yapan ülkemiz tatlı su üretiminde de 25 bin ton balık üretimi yapmaktadır. Sazan ve alabalık gibi tatlı su balıkları ve diğer tuzlu su balık türlerinde imalat yapan ülkemizde son yıllarda hamsi gibi balık türlerinde azalma meydana gelmiştir. İklim değişikliği de balıkçılık faaliyetlerini olumsuz yönde etkiler. Türkiyede balıkçılığın tarihi gerilere gitmekle birlikte balık türleri var oldukça geçimini bu kaynaktan sürdürenlerin cepleri dolacak, balık severlerin sofralarından da balık eksik olmayacaktır.
Hızlı İletişim : 0212 426 71 71